Doberman Denince Akla...
“Dobermanlar 4–5 yaşından sonra sahiplerine saldırır; çünkü beyinleri büyür; kafataslarına sığmaz, çıldırır!”
“Dobermanlara güven olmaz, laboratuvar ortamında üretildiklerinden genleri bozuk; genetik rahatsızlıkları Alzheimer.”
Bu ürkütücü ifadeler gerçekten doğru mu yoksa birer şehir efsanesi mi?
En başta, Alzheimer gibi bir genetik rahatsızlıkları yok Dobilerin. Von Willebrand’s Hastalığı(kalıtsal kanama bozukluğu: vücutta ameliyat vb. bir durumda oluşan kanamanın ölümle sonuçlanabilmesi) gibi genetik bir hastalıkları var mesela, Alman kurdu, Shetland Çoban Köpeği, Chesapeake Bay Retriever, Pointer, Golden Retriever, Caniche(Poodle) ve Scottish Terrier’lerde de olduğu gibi(1). “Cardiomyopathy” yani “kalp kası hastalığı” da diğer bir genetik hastalıkları ve boyunlarının zayıf olmasından ötürü, zedelenme sonucu felç geçirmeleri de maalesef söz konusu… Bunlar gibi birkaç hastalık daha var(2); ama “beyinlerinin sulanmasına”, Alzheimer olmalarına dair hiçbir örnek ve dayanak yok. “Diğer köpekler” gibi yaşlanıyor onlar da… Onların da gözleri iyi görmemeye, yaşam fonksiyonları yavaşlamaya, bedenleri hantallaşmaya başlıyor ve onlar da son günlerini normal köpekler gibi genelde uyuyarak, sahiplerine minnet dolu gözlerle bakarak, huzurlu ve sakin geçiriyor.
Film senaryosundan yola çıkarak üretilmiş sahibini tanımama hurafeleri yüzünden birçok insan Dobermanlara karşı oldukça önyargılı. Oysa ev ahalisine “aşırı” düşkün, çocuklarla arası çok iyi olan bu zeki köpekler için bunlardan daha asılsız suçlamalar olamazdı. Filmi kısaca anlatmam gerekirse, 6 tane süper zeki Dobermana banka soygunu yapmaları için uzun süreli bir eğitim veriliyor. Soygunu başarıyla gerçekleştiren Dobiler, para çantalarını sahiplerine doğru getirdiklerini sandığımız son sahnede, tam olarak paraların üstüne yatıp kaçıyorlar:) Tabi bunu nasıl yapıyorlar, sahipleri “hadi çantaları verin” dediklerinde, onları tanımamazlıktan gelerek ve saldırganlaşarak… Hırlayıp havlayarak, onları sindirerek… İşte bunlardır tarihteki sulu beyinli Dobiler, sahiplerini parçalama potansiyeli olan o hainler:)
İlgi alanımız dışındaki bir konuda araştırmadığımız ya da doğru bir sonuç elde edecek kadar yeterli veriye sahip olmadığımız için bilimsel; fakat az bilinen gerçeklerin peşine düşmek yerine, ağızdan ağza hızla yayılan korkunç hikayelere, hurafelere inanmak hep daha kolayımıza geliyor; efsaneler her zaman daha heyecanlı, daha dikkat çekici ve akılda kalır oluyor. Özellikle hayvanlardan yemekten hariç haz etmeyenler kulaktan kulağa yayılan bu efsanelere biraz daha katarak, hayvanlarla insanlar arasındaki uçurumu giderek açıyor. Aileleri yüzünden köpeklerden deliler gibi korkan ve tiksinen çocukları, onları taşlayıp zehirleyenleri gördükçe kim daha hasta acaba; sorguluyorum. Nasıl ki ailesini katleden bir insan yüzünden “Her insan bir gün ailesini öldürür” kanısına varmıyoruz; ya da bir şizofren üzerinden “tüm insanlar şizofren olur” diyemiyoruz; hayvanlar için, özellikle köpekler gibi sosyal, zeki ve duygusal hayvanlar için bu tip genellemeler -kendimi bildim bileli köpeklerle haşır neşir olduğumdan belki- bana oldukça yersiz geliyor. Evet, psikolojik anlamda rahatsız bir köpek sahibini ısırmış olabilir; ki bunun Golden Retriever’dan Doberman’a tür fark etmeksizin örnekleri olabilir; dayak yiyen, işkence gören, karanlık odalara hapsedilerek delirtilen, boğazında kısacık bir zincirle ömrü boyunca gelen geçenin kışkırtmalarına maruz kalarak agresifleşen, sosyalleşemeyen; ya da doğuştan zihinsel engeli olan herhangi bir köpek kastım; tıpkı ailesini katledebilen insan evlatları gibi; “hasta”… Ama ruhsal bir hastalığı karakteristik bir özellikmiş gibi -hele özellikle bir türe- yüklemek son derece yanlış; köpekler ne zaman patlayacağı belli olmayan bir silah; ya da beyinsiz canavarlar değil, aksine bebeklikten yaşlılığa her an yanınızda karşılıksız sevgileri ile gözlerinizin içine bakan, karakterinize uyum gösteren, zekalarıyla sizi şaşırtan mükemmel can yoldaşlarıdır.
Lütfen, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayın, önyargılarınızın esiri olup hiçbir canlının hakkına girmeyin. Dobermanlarla ilgili, boyunlarına dikenli tasmalar bağlayıp onlara bir ömür boyu müebbet hapis hayatı yaşatan, onları sadece bahçelerinde; ya da işyerlerinde havlayan bir saksı ya da korkuluk gibi gören, kasti olarak asosyal ve vahşi yetiştirerek ego tatmini yapan, köpek sahibi olmanın sorumluluklarının altından kalkamayan sözüm ona sahiplerden hurafeler değil; aile ortamı içinde onları sevgiyle yetiştiren, çocuklarla bir arada büyüten, sosyal ve mutlu bir köpeğin gerekli tüm ihtiyaçlarını karşılayacak fedakarlıkta olan bilinçli insanlardan güzel anılar dinleyin:)
Kaynaklar:
(1) http://yesilkoyvet.com/Von%20Willebrand.html
(2) http://spear-barkennels.com/Diseases.php
Yorumlar
Yorum Gönder